Endodonti Kliniği
24 Ocak 2022

Endodonti; diş hekimliğine ait bir uzmanlık dalıdır. Günümüzde sıklıkla kanal tedavisi ile birlikte anılan endodonti bilim dalı hekimlerine endodontist denir. Endodontinin ne olduğunu daha iyi anlamak için diş anatomisi hakkında temel düzeyde bilgi sahibi olmak önemlidir. Sindirim sistemine ait ilk organ olan ağızda yer alan dişler, sindirime ait ilk hareketin yapıldığı canlı dokulardır. Dişlerin ağız içinde görünen kısmı kuron (dişin taç kısmı) olarak adlandırılırken, çene kemiği içinde kalan kısmı kök olarak tanımlanır. Dişin gözle görünen kısmı olan kuronun en üst katmanında, vücutta bulunan en sert dokulardan biri olan mine bulunur. Dişin, diş eti içinde kalan kısmı ise çene kemiği tarafından çevrelenir. Ancak kök kısmının etrafında da sement adlı tabaka bulunur. Diş ve kökün etrafını çevreleyen mine ve sement tabakasının altında ise dentin tabakası bulunur. Dişi çevreleyen en büyük tabaka olma özelliğine sahip dentin bölgesinde sinir uçları bulunur. Mine tabakasında bulunmayan bu sinirler, ağrı mekanizmasında rol oynar. Dentin tabakasının altında ise pulpa bulunur. Dişin pulpa kısmında yoğun olarak sinirler ve damarlar bulunur. Dişlerin çıkması ve gelişiminde önemli bir rol oynayan olan pulpa, dişe ait problemlerin kişi tarafından ağrı olarak hissedilmesinde önemli bir yere sahiptir. Her kişinin ağız içinde çok sayıda bakteri bulunur. Bu bakteriler, ağza alınan besinler ile birleştiğinde ağız asitlerinin oluşmasını sağlar. Ağız hijyenine dikkat edilmediğinde bu bakteriler çoğalarak diş minesine zarar verir ve dişin çürümesine yol açar. Yüzeysel çürük olarak da tanımlanabilen mine çürüklerinin tedavi edilmemesi durumunda bakteriler çoğalmaya devam ederek zamanla mine tabakasının altında bulunan dentin bölgesine geçer. Kişinin ağrı hissetmesine yol açan bu durumda da dişe uygun şekilde müdahale edilmezse çürük, pulpaya ulaşır ve bu bölgede yer alan damar ve sinirleri tahrip ederek iltihap oluşumuna yol açar. Pulpa bölgesinde iltihap oluşumuna yol açan bir diğer etken de travmalardır. Bir dişin diğerini sıkıştırması, dişe dışarıdan alınan darbeler bu travmalara örnek gösterilebilir. Özellikle dışarıdan gelen darbelere bağlı olarak gelişen travmalarda dişin kökünden gelen damar ve sinirler kopabilir. Dişin canlılığını yitirmesine yol açan bu durum da pulpanın iltihaplanmasına yol açabilir. Ayrıca periodontal ya da farklı bir deyişle diş eti ve çevresini etkileyen rahatsızlıklar da pulpanın iltihaplanmasına yol açabilir. Bu gibi durumlarda diş ağrısı, sıcak ve soğuk besinlere karşı hassasiyet, çiğneme sırasında ağrı gibi belirtiler görülebilir. Ayrıca yüz bölgesinde farklı boyutlarda şişlikler de gözlenebilir. Bu gibi durumlarda kişi, dişini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır. Ancak endodontik tedavilerden biri olan kanal tedavisi sayesinde kişi dişini kaybetmekten kurtulabilir ve tedavi gören dişini uzun yıllar boyunca sağlıklı bir şekilde kullanabilir. Bu bağlamda endodonti ve kanal tedavisi eş anlamlı olarak kullanılır hale gelmiştir. Sıklıkla merak edilen “Endodonti nedir?” sorusu bu şekilde yanıtlanabilir. Kanal tedavisi ise dişte var olan enfeksiyonun yok edilmesi ve dişin kurtarılması için uygulanan bir tedavi yöntemidir. Çekilme riski ile karşı karşıya kalan dişlere uygulanan kanal tedavisi, lokal anestezi altında seanslar halinde yapılır. Ortalama tedavi süresi 2 ila 3 seans kadar sürse de enfeksiyonun niteliğine bağlı olarak bu süre artabilir. Her seansın yaklaşık 1 saat kadar sürdüğü endodonti tedavisinde enfeksiyona yol açan bakteriler tamamen temizlendikten sonra diş köküne ait kanal doldurulur ve dişin üst kısmı kuronla kapatılarak tedavi tamamlanır. Bu haliyle diş, doğal dişlere oranla daha kırılgan olsa da ömür boyunca kullanılabilir.